İSİMSİZ O, bir isimden bile mahrum bırakılmış bir gölgedir. Ne bir çocuk, ne bir yetişkin, ne de sıradan bir alter. O, Filiz’in içinde bir hafıza tutucusu, bir hafıza tanığıdır. İsimsiz; geceleri yaşayan, gündüze çıkmak için yıldızların sönmesini bekleyen bir bilinç. Kendisini bir babanın boşluğunda yaratmış, kitaplardan bir beden örmüş, resimlerle hayatta kalmaya çalışmıştır. Bu seride, İsimsiz’in ilk kez kendisi olarak uyanışını , bedenin kontrolünü yavaş yavaş devralışını, içindeki seslerle, farelerle, çığlıklarla, gölgelerle mücadelesini okuyacaksınız. Kimi zaman bir çocuk olacak, kimi zaman bir baba. Kimi zaman sessiz bir tanık, kimi zaman varoluşa karşı duran bir başkaldıran. Yalnızca yaşamakla değil, yaşayamamanın anlamıyla da yüzleşen bir karakterin izini süreceksiniz. Bu yazılar; Jean-Paul Sartre’ın, Albert Camus’nün, Dostoyevski’nin ve Baudelaire’in yankılarını taşıyor. Fakat en çok da, kendi yankısını. “Ölüler özgürdür.” Ve bazı insanlar, özgürlüğü ölümde arar.